Halil İbrahim Akalın
Bu aralar ne kadar çok yazı yazdım sevdiğim insanların ardından. Hiç beklemediğim zamanlarda ne kadar çok acı yaşadım ardı ardına. Ve hiç beklemediğim zamanlarda ne kadar çok canım yandı, boş kaldım, boşlukta kaldım.
Hangisi daha çok acı verdi bilmiyorum ama 10 yıldır başımı her çevirdiğimde yanımda olan “adam” artık yok. Acıdan öte, boşluk, eksiklik, yalnızlık.
2004 yılının başlarında tanıştım Halil’le. Sonax’ı ayağa kaldırmaya çalışıyoruz, bize sunulmuş imkan adına hiçbir şey yok elimizde. Yoktan birşeyler üretmeye çalışıyoruz. Hafta sonları marketlerde aktiviteler düzenliyoruz. Şirketin müdürüymüşsün falan anlamı yok, bildiğin animasyon ekibi gibiyiz. O dönemde bizimle çalışmış arkadaşlar bilirler ne kadar sıkıntılı bir süreç olduğunu.
Eğitim merkezimiz yok, eğitimcimiz yok, uygulama personelimiz yok. Ama aktivite yapmaya gidiyoruz. Aktivite dediğimizde marketin önüne bir araç koymak ve cilalarımızın ne kadar iyi olduğunu göstermeye çalışmak. O dönemde personel eksikliğimiz olduğu için bayilerden destek istiyoruz. Kimse personelini göndermek istemiyor, gelenlerde kerhen çalışıyor.
İşte tam da o süreçte tanıdım Halil’i.
Hakan’ın elemanıydı, Hakan Kayışoğlu’nun. (Bu sektörün en önemli isimlerinden olmakla birlikte artık sektör içinde değil maalesef.) Bizimle birkaç aktiviteye katıldı Halil. Çalışkandı, işini çok seviyordu ve hiç problem çıkarmıyordu. Yeter ki namaz saatlerinde ona tolerans tanıyalım. Namazını asla aksatmazdı.
Bu çocukta bir şeyler vardı, hissettiriyordu bunu.
Sonax merkezi için eğitim verecek bir personele ihtiyacımız vardı, çok kişi geldi görüşmeye. Hepsi üstad olduğunu söylüyordu. Ben Halil’i istedim, Halil’le çalışalım istedim.
Damatlığını giymişti ilk gün geldiğinde. Anlaşamadık. Hakan’ın dolduruşu ile dünyaları istedi benden, veremedim. Zaten verecek bir şey de yoktu.
Sonra yine konuştuk Halil’le, uzun uzun konuştuk. Neler yapabileceğini konuştuk. Ve anlaştık, 17 Nisan 2004 tarihinde başladık.
Eksikliklerini biliyordu ama onun kadar çok çalışanını görmedim ben. Onun öğrenmesi için leb demeye bile gerek yoktu.
10 Yılda 1.000’in üzerinde adam yetiştirdi Halil. Onlarca eğitim programı düzenledik birlikte. Yüzlerce ürün test ettik. Kaç kilometre yaptık bilmiyorum, kaç yüzbin.
2005 yılında yaptığımız Bakü seyahati efsanedir mesela. Kaldığımız ev ve yaşadıklarımız hala anlatılır. Hiçbir zaman onun gibi anlatamayacağım o hikayeyi, ne güzel anlatırdı.
2008 yılında Antalya’da yaptığımız ilk bayii toplantısı hala konuşulur. Bizim için ilkti. 2011’de Topkapı Palace’ın kulesinde gözümüzden yaş gelene kadar güldüğümüz akşamı yaşayanlar hala anlatıyor.
Beyaz Show için yapılan çekimdeki Burcu Çetinkaya’nın taklası nasıl unutulur. Oradaydı Halil, takla atan aracı çeviren adamdı.
Autodrom’un açılışında yaptığımız çalışmalar ve eğitimler anlatılır. Offshore hazırlıkları, Lamborghini günleri, Porsche yarışları, Auto Show Fuarı, Avrupa Ralli Şampiyonası, Formula 1 ve daha yüzlerce aktivite. Hepsinde onun emeği, onun alın teri vardı.
Konya’da etli ekmek, Adana’da kebap, Trabzon’da köfte, Antalya’da tahinli piyaz, İzmir’de balık, Mersin’de tantuni, Hatay’da künefe, Edirne’de ciğer hepsini bilir Halil. İncik kebabı esprisini sadece biz biliriz bir de Halil.
Hakkı yendi çok fazla.
Her zaman olduğu gibi bırakmadı beni, asla da bırakmazdı. AutoClub’ı kurduk birlikte. Her miliminde, santiminde emeği var Halil’in. Olmayan bir şeyi ortaya çıkarmanın azmini de yaşadık birlikte. Yapabileceğimizi gösterdik. Yani hayatta başka eksikliklerimiz çıktı ortaya, onları kapatmak için daha çok çalıştık, daha çok çalıştı. AutoClub’ın Eğitim Müdürü oldu.
İlk seyahatimizi Karadeniz’e yaptık. Biz Karadeniz’dekilere sözümüzü tuttuk. Onlar? Seyahat sırasında ne çok gülmüştük. Sonrasında çok üzüldük aslında Karadeniz konusunda, kırıldık. Halil’in son güne kadar dilindeydi hep; neden böyle yapıyor insanlar, anlayamıyorum diyordu? Olsun hepsi geride kaldı, herkes yerini buldu belki de.
Yeni marka, yeni ürünler, yeni insanlar, yeni hayaller ve yeni bir çocuk AutoClub.
Büyüttük 1 yılda.
Yepyeni yerlere gittik, yepyeni insanlar ile görüştük. Onlarca yeni aktivite yaptık, bu defa kendi bildiğimiz gibi. Birilerinin egosu olmadan. Keyifle, mutlulukla.
O hafta; önce Ankara sonra İzmir’e gidecektik.
Olmadı.
O pazartesi sabahı hayat bizim için tersine döndü.
Halil’siz bir sabaha uyandık.
Halil’siz bomboş bir sabah!
7 Nisan sabahına…
Bir anda oldu herşey. Önce hastalandı sonra öldü haberi geldi, kabus gibi.
Sonra herşey kurulmuş bir saat gibi.
Kendimi Halil’imi ebedi istirahatgahına koyarken buldum kendimi.
Ve ağlarken başında…
Car care sektörü gördüğü görebileceği en iyi adamlarından birini kaybetti. Adam gibi adamı kaybetti.
Cenazesi çok kalabalıktı, tahmin edemeyeceğim isimler geldi son görevini yapmaya. Üzüntümün içinde çok mutlu oldum o insanları gördüğüm için. Ne çok seveni varmış, insan ölecekse böyle ölmeli dedim içimden.
Gelemeyenler değil, gelmeyenler de vardı. Onlarınkine de kimse gitmeyeceği için önemli değiller, önemsiz insanlar olarak gidecekler bir gün bu dünyadan. Yaşadıkları ve hak ettikleri gibi.
Gelmiş olmak için gelenler de vardı, onlarınkine de gitmiş olmak için gidilecek. Sessiz, saygısız cenaze olacak onlarınki. Yanlarındakiler sahte gözyaşları dökecekler, onların dökemedikleri gözyaşları.
Ve gelenler, arayanlar, mesaj gönderenler… Hepinizin önünde minnetle eğiliyorum. İyi ki varsınız… Allah hepinizden razı olsun.
AutoClub için Halil yaşıyor, yaşayacak. AutoClub var olduğu sürece Halil yaşayacak.
AutoClub Eğitim Merkezi’nin adı bundan böyle Halil İbrahim Akalın Eğitim Merkezi olacak şekilde değiştirildi.
Bu sektör için personeller onun adı ile hizmet veren eğitim merkezinde yetiştirilecekler. Onun yazdığı kitaptan öğrenecekler car care hizmetlerini.
Halil için ne yapabiliyoruz diye arayan dostları var. Asıl araması, sorması gerekenlerden hiç ses çıkmazken.
Merak etmeyin.
Halil yaşıyor bizim, için uzun bir seyahatte, bayileri denetliyor. Çok şükür ihtiyacı yok duadan başka birşeye.
Eşi ve çocukları da bize emanet bundan sonra. Yusuf Ali Akalın’da bu şirkette çalışacak büyüdüğünde.
Ve Yusuf Ali büyüyüp görevi devralana kadar, AutoClub yaşadığı sürece Halil’in maaşı ailesine ödenmeye devam edecek.
Halil’in ardından hayat devam ediyor.
Eksik ve boş…
Ama bize bıraktığı yük çok ağır.
Bu nedenle daha çok çalışmamız gerekiyor.
Biz de çalışacağız.
Söz Mayyster…
ACTeam Sözü!